Gezgin Hamsi/Traveler anchovy

Çok sordum bu soruyu kendime. Farklı yerlerde yineledim.'Nerelisin? diye.Yanıt; hep Ben dünyalıyım  oldu. Ama

've konuşmayı şehvetle seven insanlardı ki
sırtı lâcivert hamsilerin ve mısır ekmeğinin
zaferi için
hiç kimseden hiçbir şey beklemeksizin
bir şarkı söyler gibi ölebilirdiler'…

dizeleriyle  betimlemişti şair bizi. 

Yani  biz kendimize dünyalı da desek  Sonuçta Trabzonluyduk.

Bordosuna ve Mavisine aşıktık. Bu kentin martısına da hamsine de..

Ve bizimle aynı renkleri taşıyan. Aynı karakterdeki -baş eğmeyen-insanların kenti BARSELONA ile o kadar aynımışız ki..Sanki  Trabzon'dan BORDO desen  burdan MAVİ diyecekler gibi.

Sizin için adımladım Barselona'yı. Aklımda İlber OTAYLI'nın sözü; 'bir yeri yürümediysen,gezdim deme' arkamda gördüğünüz Barselona'nın alemet-i farikası La Sagrada  Familia..(Arkası var)

 Evliya Çelebi rüyasında Peygamber efendimiz (SAV)i görmüş. Heyecanından ‘Şefahat ya Resulullah yerine ‘SEYAHAT YA RESULALLAH’ demiş ya,  Fukara torun da  artık Çelebi dedesinin  izindedir. Ancak sosyal medyadan paylaşımlarda bazen haksız tepkiler almak da söz konusudur ‘Biz gidemiyoruz ya adam geziyor ve gözümüze gözünüze sokuyor’ gibi tepkileri alabilmektesiniz. Bu nedenledir ki, bugüne dek  istenmesine (ve de istememe) rağmen seyahat anılarımı paylaşmamaya özen gösterdim. (Defalarca gazetem ve öğrencilerim yazmam ve paylaşmam konusunda ısrar etmişlerdir.) Tüm bunlara karşın-El alem ne der imparatorluğunu kıramadığımızdan (!) olsa gerek- yazmak istediklerimi ve izlenimlerimi sizlerle paylaşmadım.
Ancak toplumuna borcu olan bir yurttaş olarak bu görevimi yerine getirmek adına elalem ne der imparatorluğuna artık kulaklarımı tıkama kararı aldım. 

Karadeniz'in büyüleyici kentini sizin için ekranınıza getiriyoruz. Çok yakında.

very soon!